Yazar Kafe

Sabah uyanır uyanmaz bir şey yiyemeyen, önce bir kahve içip birkaç saat sonra deli gibi acıkanlar özellikle buraya bayılacaklardır. Zaten sabahları ve öğlenleri yoğun ilgi sebebiyle sıra beklenmesi muhtemel. Tatlı krizine girmeye beş kala karnınızın inanılmaz derecede doyacağına ve buna rağmen hala bir şeyler yemek için kendinizi zorlayacağınıza eminim. İstanbul'a geldiğim zaman bir arkadaşımla kahvaltı sözleşmesi sayesinde tanıştığım, tanıştıktan sonra vazgeçemediğim bir yerdir. Kalabalık bir masaya göre oldukça uygun hesaplar ödenebilen, çalışanların inanılmaz güler yüzlü olduğu ve sofraya gelen her şeyin piştiği anı kolaylıkla görebileceğiniz bir yerde karnınızı doyurmak sizin için de oldukça keyifli olabilir.

Kadiköy'ün Barlar Sokağı'nda bulunan bu cafe aslında oldukça eski ancak isim ve dekorasyon değişikliğiyle büyük ilgi görmeye başladı. Eski İSİS olan bu hoş bahçeli mekanda vakit geçirmek oldukça keyifli. Fiyatları normale göre biraz daha yüksek olsa da içerideki müziğin kalitesine ve hizmetin sıcaklığına değecek kadar diyebilirim. İstanbul'a gittiğim zamanlarda arkadaşlarımla görüşmek için tercih ettiğim yerler arasında ilk sıralardadır. Bar kısmında kokteyl deneyip sohbet edebilir, balkon kısmında sıcak bir kahve içip kitap okuyabilir, kapalı alanında finaller yaklaşırken hafif müzikle ders çalışabilirsiniz.

Sakarya'da bulunan cafeler arasında belki de konsept olarak en farklı ve hoş olan cafelerden biri Afife olabilir. Memleket gazozlarının satıldığı bu şirin yerde her şehre özel gazozu bulmak mümkün. Eskiye dönmek bu kadar tatlı ve serin olabilirdi. Müzik olarak genellikle 70'ler 80'ler Türkçe Pop çalan, tezgahında çocukluğumuza ait sakızlar ve şekerler bulunan aynı zamanda tatlıları ve atıştırmalıkları oldukça lezzetli olan bu cafede fiyatlar da gayet uygun. Aynı zamanda içeri girildiğinde sol tarafta kalan raf üstündeki tüm antika eşyaların üstünde dikkatli bakınca görebileceğiniz etiketler mevcut. Beğendiğiniz eşyalar arasından dilediğinizi satın alıp evinize de bu hoş ambiyanstan bir parça taşıyabilirsiniz. Cafeler sokağındaki boğucu tekdüze mekanlardan sıkılan tüm öğrencilerin oturmaktan keyif alacağı bu cafeye gitmelerini öneririm.

Gerçekten tam anlamıyla senelerimin kafesi olabilir. Özellikle ergenliğim boyunca hiç çıkmadığım, biraz büyüdükten sonra çok ergenlerin dolduğunu düşüdüğüm için uğramadığım, en son artık yine dayanamayıp Bursa'ya gittiğim her zaman muhakkak gitme ihtiyacı hissetiğim bir yer. Kafenin içinde bu zamana kadar gelmiş geçmiş bütün dekorasyonları gördüm, ama bana göre en güzel ve sadesi uyguladıkları bu konsept olmuş. Bu ışıklandırmalar kafenin her yanında var ve kafeye muazzam güzel bir loş hava veriyor. Çalışanların tatlılığı ve kafe sahibinin samimiyetinden hiç bahsetmiyorum, senelerdir uğrak mekanım olduğu için neredeyse hepsini akrabam gibi hissediyorum. Makarnalarından tatlılarına, hatta gece iki olsa dahi çayın tazeliğine kadar kesinlikle benim vazgeçemeyeceğim mekanlardan bir tanesi.

Sakarya şehrinde öğrenciyseniz ve çarşıda halletmeniz gereken bir iş varsa, mutlaka yaptığınız hesaptan daha fazla harcarsınız. Ve -sadece benim fikrim- inanılmaz sıkıcı bir günün başlangıcı yapmışsınız demektir. İşte o sıkıcı günün, sıkıcı çarşının öncesini bu simitçide kahvaltı ederek biraz da olsa tatlı hale getirebilirsiniz. İlk girdiğimde gerçekten çok şaşırmıştım çünkü hepimizin bildiği bir poğaça/börek yeri girişi var. Siparişi verip içeriye ilerlediğinizde mekanın içinde kurdukları bahçeyle karşılaşıyorsunuz. Özellikle güzel havalarda tavan tamamen açılıyor ve tam anlamıyla bir bahçe hissiyatı oluşturuyor insanda. Ahşap, küçük tabiri caizse kıraathane tabureleri ve masaları var. Eğer çark caddesinde bir işiniz varsa, karnınız tok olsa dahi bu bahçede bir çay içip rahatlamanızı öneriyorum.

Aahh bu fotoğraf beni biraz hüzünlendiriyor. Çünkü canım sevgilim. Orada. Neyse konumuz tabi ki bu değil. Burası Ankara'da Next Level Avm'de bulunan Keifi'nin kenar manzarasından görünen manzara. Menüsünde gerçekten hayatımda görmediğim, duymadığım çay çeşitleriyle karşılaştım. Ama en ilginç gelen ''yumurtea'' oldu. Aslında kahvaltı menüsü, fakat ben maalesef akşamüzeri gittiğim için deneyemedim. Yumurtea menülerinde yumurtalar tamamen organik, değişik sunum şekilleri ve farklı tatların olduğu bir kahvaltı 'keifi' olarak tanımlıyorlar. Bir dahaki sefere sevgilimi ziyarete gittiğimde tutup kollarından koşa koşa kahvaltıya götüreceğim... Buraya ''yumurtea'' ya da kafenin diğer yerlerinden fotoğraf koymak isterdim, ama bu fotoğraf beni hem hüzünlendiriyor hem de baktıkça mutlu ediyor. Hadi dursun, anı olarak bakınca hissedilenler olarak bu da burda kalsın...

Oldukça küçük ve defalarca gittiğimde kapalı bulduğum için üzüldüğüm bu cafe listemiz arasında bulunması gerektiğini düşündüğüm yerlerden biriydi. Müz aslında bir cafe olmaktan ziyade sade ve doğal nesneler aracılığıyla olağanüstü bitki tasarımları yapan bir dükkan. Biz Karaköy’deki şubesinde kahve içtik fakat İstanbul içerisinde beş şubesi daha bulunmakta. Bitki meraklılarına kendi fikirlerini gerçekleştirmeleri için malzeme ve imkan sağlamakta aynı zamanda profesyonel şekilde çiçeklendirme konusunda danışmanlık hizmeti veriyor. İçeriye girdiğiniz anda yaşadığınız yer her neresiyse orayı da bitkilerle doldurmak için hevesleniyorsunuz ve onlar da tam olarak bu kışkırtmadan bahsediyorlar. Sadece satış dükkanı olmaktansa beraberinde kitapları karıştırabileceğiniz ve çok lezzetli kahveler içebileceğiniz bir cafe olmayı seçmişler. Aslında 2013’te kuruluyor, ilk dükkanını da 2015’te Çukurcuma’da açıyor. Müz kelime olarak Yunan mitolojisinde, ilham tanrıçaları, ilham perileri anlamına...

Taşra kabere tiyatro oyunları, sinema filmleri, müzikli oyunlar üretmeyi amaç edinmiş ve arabesk-pop-caz-alaturka bir mekan. Cemal Toktaş ve Nergis Öztürk tarafından 2005 yılında kurulup, 2016 yılında Kadıköy'de yerleşime kavuşmuş. Kabare, Sofa ve Bar kısımları bulunmakta. Birden fazla hizmet sunmakta olan bu harika mekanın Kabare kısmında 200 kişi kapasiteli bir restoranı, Sofa kısmında 120 kişilik tiyatro sahnesi, Bar kısmında ise kendilerine ait lezzetli kokteyller içilebilir. Resmi internet sitelerinde güncel etkinlik takvimi mevcut. Aynı zamanda fotoğrafta görünen dış mekan kısmında hoş sohbet edilebilirken ayaküstü bir kahve içmek için tercih edilebilir bir mekan.

Ve tabi ki klasiklerden, mavi durak kafelerinden Stone Age. Büyüklük olarak mavi durağın en büyük kafesi olabilir fakat -aşırı gereksiz- bir büyüklüğü var. Bu sene bahçe kısımlarını daha da büyütüp renkli ışıklar ve sallanan koltuklar da eklediler. Dekor, dizayn açısından çok hoş bir kafe. Ancak içeride nargilenin her alanda içilebiliyor olmasından dolayı benim gözümde biraz nargile kafe olmuş durumda. Yemekleri kesinlikle efsane, kafeye girildiğinde sanırım kafe sahibi olan adamın ilgi, alaka, enerjisi insana müthiş keyif veriyor. Dış görünüşü, yazın özellikle bahçesinin güzelliği açısından dikkat çeken ve tutulan bir yer. Kışın mümkün olduğunda az gidin derim, çünkü içeride insanı bunaltan derecede sıcaklık mevcut. Güzel yemek, güleryüzlü personel, ilgi çekici dekor olumlu yanları olsa da, nargile, aşırı sıcaklık ve gereksiz büyüklük kesinlikle gözden kaçmayan olumsuzlukları. Ama yine de mavi durağın standart kafeleri arasında iyi sayılabilecek bir yer.

Burası geçen sene çok ilginç bir şekilde bulduğumuz ve bulduktan sonra çoğu zamanımızı burada geçirdiğimiz bir mekan. Artık mavi duraktan çok sıkılmıştık ve ne yapalım diye düşünüyorduk. Aramızdan bir arkadaşımız “yaa ben geçen alkol almış bir şekilde eve dönerken ‘mor tabelalı’ tatlı bir kafe gördüm oraya mı gitsek?” Dedi. 45 dakika sözde mor tabelalı olan bu kafeyi aradık. Kafenin adı ‘purple’ ve tabelası ‘siyah’... Küçük bir kafe, sakin bir ortamı ve genellikle bilindik müşterileri var, çalışanları ise gerçekten çok tatlı bir çift. Dizaynı da kendi ilgi alanlarına göre oluşturmuşlar. Hatta o kadar ki duvardaki bu bisikleti hurdacıdan alıp kendileri boyayıp güzelleştirip bu hale getirmişler. Bir sene içinde yeni açılan çoğu kafede bisiklet sembölü kullanılması için resmen -bence- ilham kaynağı bile oldular diyebiliriz. Kafedeki tatlılar ve diğer yiyeceklerin hepsini kendileri hazırlıyor.  Kafenin sahibi olan Bahadır abinin bu hayatta en değer verdiği şey espresso makineler...